Tasavvuf, esasında bir ahlâkî temizlenme yoludur. Bu temizlenme işi, insan olan varlığımızdan hareket ederek Allah'a kadar götüren bir yolculuğun sonucudur. Bu yolculuk, sonu olan varlığın daha yaşarken sonsuzluğa atlayışıdır; fenâdan bekaya sıçrayışıdır. Bu sıçrayış, gelişigüzel yapılan bir hamle ile olmuyor. Onun âdabı, erkânı, usûlü vardır.
14. sayımızında; değerli mütefekkir Nurettin Topçu, bu âdabı, erkânı, usûlü anlatıyor “Tasavvufun Merhaleleri” adlı yazısında. Hz. Mevlânâ, bu defa onun aynasından yansıyacak gönlünüze.
Gerçek mü’mini, ârif kişiyi Kutb-i Âzam Abdulkâdir-i Geylânî Hazretleri(k.s.a.)’nden, semâ’ ve vecdin edebini İmam-ı Gazzâlî’den okuyacaksınız.
Üsküdar Alaca Minâre Tekkesi Şeyhi Sadık Efendi(kuddise sirruhu'l-azîz)’nin Risâle-i Mahbûb adlı eserini de dikkatlerinize sunuyoruz. Sâdık Efendi (Üsküdar 1209/1794-95)’nin, vâkıasında uğradığı şehirleri anlattığı bu risâle için büyükler buyurmuşlar ki: “İnsaf ile okuyanlar Risâle’de hangi kısma ve izaha dahil olduklarını anlarlar yeter ki mucibince amel edilsin.”
Yrd. Doç. Dr. Sezai Küçük, İstanbul’da tesis edilmiş en büyük ve en etkili Mevlevî dergâhını, Yenikapı Mevlevîhânesi’ni yazdı. Tesis edildiği günden kapatıldığı güne kadar geçirdiği süreçleri ve Türk mûsıkîsine yaptığı yadsınamaz katkıyı.
Kıymetli müzisyenlerimiz Derya Türkan ve Murat Aydemir’le arkadaşımız Burhan Eren’in Türk mûsıkîsi üzerine gerçekleştirdiği röportajın da dikkatle okunması gerekiyor.