Lale Sirki ve Gizemli Hikayesi’nden
sonra Kırmızı Palyaço denizi görmek
istedi. Hepimiz bu oyunu oynamaya
hazırdık.
“Tamam, gidelim!” dedik.
Rüzgar nereden esiyorsa…
Fransa’da dünyaya geldim. Grenoble
Güzel Sanatlar Akademisi’nde
okudum, sergilere katıldım. Türkiye’ye
gelince, Tiyatro Oyunevi’nin oyunlarının
dekor ve kostümlerini hazırladım;
heyecanlandım, çok şey öğrendim,
dünyaya başka bir türlü bakmaya
başladım. Çocuklar için sanat atölyeleri
düzenledim: “Eğer..” adlı bir kitap
çizdim; birkaç hikaye kitabı resimledim
ve dünya daha da renkli geldi bana.
Herkes gibi ben de sevdim, ağladım,
güldüm, bazen kızdım, sıkıldım ve
zamanla anladım ki keşke hep bir
palyaço gibi olabilsek: biraz yaramaz
ama uyanık, ağlarken bile hep gülebilen
ve güldürebilen, her zamanki
meraklı ve capcanlı …Oyun arkadaşlarıyla…
Off!
Ne zor bir iş!
Ne güzel bir dünya!