Okuyacağınız satırlar sizleri sarsabilir diye önceden uyarmak isterim. Her sözcüğü, her cümlesi acı ve hüzün dolu bu satırları yazarken yaşananları size anlatıp anlatmamakta uzun süre tereddüt ettim. Öğrenince sarsıldığım olayların gerçekte yaşanmadığını düşünenler aranızdan çıkacaktır. Onlara bu konuda yanıldıklarını peşinen söylemek isterdim. Usta romancıların bile kurgulayamayacağı olayları ne yazık ki hayat çok sessiz ve derinden gerçekleştiriyor. Aslında bunları benim aracılığımla öğrenmenizi hiç istemezdim. Ancak hiç bilinmemesi bu olayların mağdurlarını unutturacak ve sonsuza kadar karanlıkta kalmalarına sebep olacaktı.
2011 yılının sıradan bir günüydü. Suriye halkı Halep Saat Kulesi önünde birikmişti. Herkes kafasını yukarıya doğru kaldırmış kuleden asılanları tanımaya çalışıyordu. Bugün kim bilir kaç ocağa ateş düşmüş, kaç çocuk babasız kalmıştı. Bu ülkede yönetime muhalif olup rejim aleyhinde toplum içinde konuşmanın, yöneticileri sorgulamanın karşılığı bir gece vakti evinizden alınarak bilinmeyen bir yerde sorguya çekilmeniz; adil bir mahkeme yapılmadan, savunma hakkınız olmaksızın verilen bir emirle saat kulesinde asılmaktı…
Son günlerde bütün ülkede olduğu gibi Halep’te yaşayan insanlar da huzursuzdu. Helikopter sesleri şehrin üzerinde duyulmaya başladığında insanlar korkuyla kaçışıp saklanacak yer ararlardı. Çünkü bilirlerdi ki gökyüzünden ölüm yağacak. Suriye helikopterlerinin yükledikleri varil bombalarını halkın en kalabalık olduğu bölgelere atacaklarını bilmeyen yoktu… Bir solukta okuyabileceğiniz yakın dönem olaylarına ışık tutan çarpıcı ve sürükleyici bir roman.