hoş geldin oğul!
hüzünbaz yalnızlıklarımda,
gönül kuşu tene konmuş;
toprak da biz-im oğul da…
hayalini kurduğum tırtıllı gecelerde;
can verdin yeniden doğarak.
sen kozanda çiçeğe dur!
kanatlarından savrulan zamana inat;
ipeksi hayat ilmeklerini örüyor,
rüyası bitmeyen dallarda;
zehre bal eyleyensin.
.
.
.
Sen
dinmeyen
kalp ağrımın
oğul veren sancısısın.