İnsanoğlu küçük bir âlemdir, fakat nasıl bir âlem olduğunun farkında değildir. Bazen aklımızla konuşur kalbimizle cevap veririz. Bazen de kalbimizle konuşur, aklımızla cevap veririz. En doğru kararları verebilmek ve içinde bulunduğumuz durumu anlamlandırabilmek için bir sonuca varmak isteriz. İçsel konuşmalarımızın çarkıdır bu, böyle çalışır düşünce sistemimiz. Aralarında bir hiyerarşi yoktur aslında, fakat insanoğlu çoğu zaman içinde bulunduğu yaşam tarzı ve şartları sonucu kalbini ya da aklını patron yapabiliyor. Önemli olan hangisinin patron olduğu değil orta yolu bulmalarıdır, orta yolu bulduran ise sezgilerimizdir. Çünkü insanoğlu ne sadece duygularıyla ne de sadece aklıyla hareket edebilir. Bir yargı oluşturmak için aklımıza, duygularımıza ve sezgilerimize ihtiyacımız vardır. Düşünürken bir yargıya varabilmek için hepsinden faydalanmak, yaşam çizgimizde bir denge oluşturacaktır.