Kurallara bağlılık ve bunların uygulanmasına aşırı derecede önem verilmesi Osmanlı Devleti'nin yapısal bir özelliğiydi. Bu titizlik özellikle elçi kabul törenlerinde kendini gösterirdi. Kabul törenleri yabancı devletlerle ilişkilerin durumuna göre şekillenirdi. Bir ülkeyle ilişkilerde gerginlikler varsa bu mutlaka kabul törenlerine de yansıtılırdı. Kabul törenlerinde devlet gücünün gösterilmesine de çok önem verilirdi. Belli günlerde ve çok sıkı protokol kuralları çerçevesinde kabul edilen elçiler ve maiyetleri karşılanışlarından uğurlanana kadar geçen sürede gördükleri hiyerarşik düzen ve güç karşısında saraydan çok etkilenmiş olarak çıkarlardı. Elçi kabullerinde ikişer kapıcıbaşı elçi ve maiyetindekileri kollarından tutarak padişahın önünde eğilmeleri sağlanırdı. Kapıcılar elçinin getirmiş olduğu hediyeleri padişahın göreceği şekilde pencerenin önünden geçirerek hazine hademelerine teslim ederlerdi. Elçinin getirdiği mektup ise en alt vezirden itibaren elden ele sadrazama kadar ulaştırılır ve o da tahtın yanına bırakırdı. Ama Osmanlı Devleti'nin Karlofça ve Pasarofça anlaşmalarından sonra Batı karşısındaki o eski egemen duruşu yavaş yavaş kayboldu. Osmanlı idareci sınıfında Avrupa'nın artık birçok alanda üstün olduğunu kabullenmelerine yol açan zihinsel bir dönüşüm başladı. Klasik dönem elçi kabul törenlerinden vazgeçilmesinde ve eşitler arası diplomatik ilişkilere girilmesinde bunu açıkça görüyoruz. Dr. İbrahim Yıldırım çalışmanın ilk bölümünde diplomatik açıdan elçi kavramı ve bu kavramın tarihsel süreçte geçirdiği değişimleri inceliyor. İkinci bölümde ise elçi kabulleriyle ilgili yazılı metinlere ve görsel kaynaklara (minyatürler ve resimler) dayanan çözümlemeler yapıyor. Üçüncü bölümde Osmanlı topraklarında seyahat eden veya elçilerle birlikte İstanbul'a gelen seyyahların gözlemlerinden hareketle elçilerle Osmanlı devlet bürokrasisi arasında neler yaşandığını elçilerin saraya uygulanan teşrifata ve padişah tarafından kabul edilmelerine dair izlenimleri ortaya konuluyor. Dördüncü bölümde ise Osmanlı Devleti merkezi bürokrasinin zihinsel yapısının elçi kabul törenlerine nasıl yansıdığı bazı gravür ve resimlerle örneklenerek irdeleniyor.