Ünlü Osmanlı denizcisi ve coğrafyacısı Kitab-ı Bahriye'nin yazarı Pîrî Reis'in 1552'de 850 asker 30 kadırga ve kalyonla Süveyş'ten yola çıkıp Hürmüz'ü kuşatması hakkında ayrıntılı bilgisi olanımız pek azdır. Tarih kitaplarımızın Osmanlı donanmasının Kızıldeniz'de ve Hint Okyanusu'nda Portekiz donanmasıyla karşılaşmalarını Osmanlı tüccarının bölgedeki ticaret ağı için Portekizlilerle çekişmesini yazdığı pek nadirdir. Güney komşularımıza Arap dünyasına ilişkin tarihsel coğrafya bilgisinin Türk tarihçiliği içinde hiç de memnun edici olmayan çok sınırlı bir şekilde işlenmeye çalışıldığı ortaya çıkıyor. Oysa tarihimizi daha iyi bilmemiz milliyetçilikten uzak bir tarih anlayışıyla geçmişe bakabilmemiz ülkemizin güneyinde yer alan dünyayı daha iyi anlamamızı sağlayacak. İşte özellikle bu bölgenin tarihi üstüne çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Salih Özbaran bu kitapta yer alan çeşitli makalelerinde Osmanlı İmparatorluğu'nun Bahreyn'den Basra'ya ve Hint Okyanusu'na kadar uzanan uzak eyaletlerinde kurmaya çalıştığı düzeni hem Osmanlı hem de Portekiz arşivlerine dayanarak çözümlüyor. Hakkından gelebileceği boyutları fazlasıyla aşmış bir imparatorluğun Anadolu ve yakın Rumeli gibi çekirdek bölgelerde kurduğu düzeni uzak eyaletlerde tekrarlayabilmesi tabii ki mümkün olamazdı. Yöneticiler buralarda iltizam sisteminde yoğunlaştılar. Tımarlı sipahi ve ''cebelü'' yetiştirmediler; mümkün olduğu kadar nakit vergi toplama yoluna gittiler; bu iş için en düşük rütbeli askerleri bile ''emin/mültezim'' olarak görevlendirdiler. Askerlerin çoğu aş ve iş peşindeki ''gönüllü'' gençler oldu; tüfeklerini kapıp imparatorluğun dört bir yanından sınırlara akın ettiler. Ancak sınırsız imparatorluğun sınır boylarındaki yapılanmasında bütün bu örgütlenmeler yeterli olmadı. Hint Okyanusu'ndan gelen mallar üzerinden alınan vergilerin oranı tüm gelirler içinde düşük kaldı. Köylünün elindeki topraktan ya da ürününden zanaatkârlardan pazar yerlerinden çarşıdan toplanan vergiler yeterli olmuyordu çoğu zaman; olsa da çok büyük bir kısmı asker beslemeye ayrılıyordu. İmparatorluk merkezinden ve merkeze daha yakın ve daha zengin eyaletlerden gelen yardımlar kurtarıyordu sınır bekçilerini. İşte bu kitabın Osmanlı tarihinin pek bilinmeyen yönlerini öğrenmek isteyenler için bir rehber olacağını umuyoruz.