Bir acının günlüğünü, canından bir parçayı anlatıyor Deniz Kazan.
Hastane odasından geçmişe, çocukluğa götürüyor.
Kardeşinin ağzından bize mektuplar yazıyor.
Her seferinde cevabı olmayan sorularımla biraz daha köşeye sıkışıyorum.
Beni bitiren önü alınmaz acılar ya da vücudumu kemiren bu hastalık değildi; ne olacaktı bunun sonunda?
Nereye varacaktı ya da nerede bitecekti? Sürekli bu sorulardan kaçarken yakalıyorum kendimi. Her soruya geçmişin belleğinden
bir hatırayla cevap veriyorum. Tahta kılıçlarla ejderhaya saldıran eski zaman şövalyeleri gibi hissediyorum kendimi.