Meşrutiyetten Cumhuriyete ülkenin bütün dönemeçlerinde var olan, var olmakla yetinmeyip kılavuzluk eden bir fikir ve eylem adamıdır Ziya Gökalp… Dönüşümlere hem eşlik etmiştir hem de rehberlik… Dönüşüm sürecinin bütün sancısını ve cefasını çekmiş, yılmadan yıkılmadan Cumhuriyet’e erişen süreci çekip çevirmiştir. Birinci Meşrutiyet’te bedenen doğmuş, İkinci Meşrutiyet’te fikren doğmuş ve Cumhuriyet’in kuruluşunun hemen ertesinde ölmüş bir ilginç hayat öyküsüdür Ziya Gökalp. Bu dönüşüm süreçlerinde hem her devrin ruhunu okumuş hem de sürekli gelişen bir teorik çerçeve çizmek gayretinde olmuştur. Ona bu süreçte eşlik eden şey, okumaları ve sadece milletinin varlığını ve esenliğini düşünmesi olmuştur. Yalnız bu yüzden bile olsa her devrin siyasal lideri ona yakın durmak ve onun fikirlerinden istifade etmek durumunda kalmıştır. Bu önce Enver Paşa’dır, sonra Talat Paşa’dır ve en son ise Mustafa Kemal Paşa’dır. Onun kadar ülkenin ve dünyanın gidişatını okuyup bu gidişata uygun fikirler geliştiren, bunları eyleme döken ve döktürebilen bir fikir ve aksiyon adamı herhalde pek yoktur. Felsefeden sosyolojiye, edebiyattan tarihe, ekonomiden siyasete temas etmediği hiçbir kültürel alan, kişi, kurum ve yapı kalmamıştır. Halil İnalcık’ın deyimiyle bu “yüzyıla damgasını vuran düşünür”ün çok yönlü ve kısa ömrüne sığdırdığı muhteşem eserler, sosyal ve siyasal hayata etkileri, Türk tarihinin en çalkantılı dönemlerinde yaşamış olması, etkilerinin ve üzerindeki tartışmaların yüz yıl sonra da canlılığını koruyor olması, eserlerinin hâlâ aranıyor ve okunuyor olması onun yakın dönem Türk düşünce hayatındaki yerini göstermesi açısından önemlidir. Anlaşılıyor ki ona içinde bulunduğumuz yüzyılda da ihtiyaç devam etmektedir. |